Kayıtlar

En Beğenilen Havayolu Şirketi Singapore Airlines

Resim
En Beğenilen Havayolu Şirketi Singapore Airlines KPMG’nin “Global Müşteri Deneyimi Mükemmeliyeti” raporuna göre, müşteri ile ilgili her şey değişiyor – motivasyon, ürünle arasında olan bağlantı, ayırdığı zaman ve alım gücü… Bunca değişimle birlikte şirketler için hayat da daha az tahmin edilebilir bir hale geliyor. Tam bu noktada KPMG şirketlere “Şirketler müşterilerini stratejilerinin kalbi yapıp, onlarla ilgili öngörülü olmalı ve bunu müşteri ihtiyaçlarını anlamak için kullanmalı” diyor. 20 ülkeden 2.075 farklı markadan elde edilen bulguların açıklandığı “Global Müşteri Deneyimi Mükemmeliyeti Araştırması 2019”un özetinin özetini çıkart deseler sanıyorum bu paragraf yeterli olur. Raporun tamamını incelemek isterseniz sizi buradan alalım… Genel itibariyle birçok iç görüyü üzerinde barındıran rapordan Singapore Airlines makalesi ilgimi çekti. Özellikle Allah tekrarını yaşatmasın ama son günlerde Pegasus’un yaşadığı krizi de göz önüne alarak bu konuda birkaç söz söylemek ist...
Resim
2020 Pazarlama Temel Barometresi Samimiyet Forbes’te Kimberly Whitler’in “Küçük İşletmeleri Etkileyen 7 Büyük Pazarlama Trendi” başlıklı yazısını okurken aklıma bizi 2020’de nelerin beklediği geldi. Uzun zamandır bildiğimiz gibi“samimiyet” global arenada da aranan kan olmaya devam ederken,Türkiye özelinde ise bulunması güç bir madene dönüştüğünü ayrımsadım. Özellikle ülkemizde markalar sadece büyüklüklerine vurgu yapıyorlar müşteriye dokunmayı, onlarla empati yapmayı unutuyorlardı. İşte Whitler bunun 2020'de değişeceğini söylüyor.  Bu noktada Whitler’in derlediği kehanetlere bakacak olursak  2020'de pazarlama başarısının, eskiye öykünmekten, samimiyetten devasa olmak yerine minimalist olmaktan geçtiğinin altını çiziyor. Bu bağlamda 2020’de ana cadde dükkanlarına tekrar bir dönüş olacağı ön görüsüyle başlayan yazı, teknolojik olarak zirveye tırmanan dünyanın bu sene biraz mola vereceğine değinerek güçlü ilişkilerin, kişiselleştirmenin iş dünyasında anahtar paramet...

Çevresel Sürdürülebilirlikte Green Washing’den Uzak Durmak

Resim
Çevresel Sürdürülebilirlikte  Green Washing’den Uzak Durmak Bu bloğu takip edenler iletişimde yaşanan değişimleri takip etmeye, yeniliklere kapı aralamaya çalıştığımı bilirler. Bugün de 2010’lu yıllarda sıklıkla adını duymaya başladığımız sürdürülebilirlik iletişimi konusunu yazmak istiyorum. Öğrencisi olmanın ayrıcalığını ömrüm boyunca bir şeref madalyası gibi üzerimde taşıyacağım Cem İlhan ve Meral Saçkan hocalarım markalara iletişim önerisi getirirken marka gerçeklerini her zaman terazinin bir kefesinde, markanın kendini gördüğü yeri (çoğunda marka kendini olduğundan büyük görür, nadiren de küçük görür) ise diğer kefesinde tutmam gerektiğini söylerlerdi. Ben de naçizane, danışmanlığını üstlendiğim tüm müşterilerimde pusulamı bu düstura göre belirledim.  Yani müşterimin hiç bir isteğini sorgulamadan yerine getirmedim. Söylediği hiç bir şeyi sorgulamadan uygulamaya almadım. İşte yazımızın temasını da sürdürülebilirlik iletişiminde marka beyanının önemi oluşturuyor...

İletişimin yeni formu

Resim
İletişim fakültelerinin ilk dersi Shannon ve Weaver iletişim modelidir. Modele göre mesaj bir kaynaktan çıkarak bir araç marifetiyle alıcıya ulaştırılır. Örneğin Arkadaşım bana telefonda merhaba dediğinde; selamlama mesajı kaynaktan yani arkadaşımdan telefon marifetiyle alıcıya yani bana ulaştırılır. Çok basit, temel hatta en ilkel iletişim modeli olmasına rağmen zamandan bağımsız olması nedeniyle bu model halen öğretilir ve öğrenilir. (tabii akademik olarak model bu basitlikte incelenmez, kitle iletişimi açısından çok mühim bir modeldir) İlerleyen dönemlerde bu modelde eksiklik olduğu görülerek modele bir de gürültü kaynağı eklenmiştir. Gürültü, parazit olarak da adlandırabileceğimiz bu durum mesajın kaynaktan alıcıya giderken yolda uğrayacağı erozyonu anlatmaktadır. Yani arkadaşım bana telefonda merhaba dediğinde ben kalabalık bir ortamda olabilirim ve merhabasını gürültü nedeniyle duyamayabilirim. Öte yandan gürültü her zaman fiziksel olmak durumunda değildir. Yani bir günde orta...

Sosyal Medya suskunluk sarmalını kırdı mı?

Resim
Alman siyaset bilimci Elisabeth Noelle-Neumann 80’lerde ortaya bir teori atar. Teoriye göre kişiler toplumdan dışlanma ya da yadırganma korkusuyla düşüncelerini dile getiremez, erteler ya da genel kanaat yönünde görüş bildirir. Özellikle siyasi iletişimde yoğunlukla karşılaşılan ve hatta işin uzmanları tarafından toplumlara empoze edilen bu teori günümüzde hâlâ çalışmakta mı bu yazıda bunu konuşacağız. (Elisabeth Noelle-Neumann 1916 - 2010) Suskunluk sarmalını kişilerin toplum tarafından kabul görmek için kendi düşüncelerini bir kenara bırakıp suskunluğa bürünmesi olarak özetlersek, toplumda güçlü olan, ana akım medya tarafından kullanılan argümanların beslemesiyle yaşayan ve şekillenen toplumlar olduğumuzu da kabul etmek durumunda kalırız. Öyle ya kendi fikrimizi reddedilme korkusuyla asla söylemiyor karşısında olduğumuz fikrin sahibine sükut ikrardır deme hakkı tanıyoruz. Bir süre sonra bu sükut hali kabullenmeye ve hatta bazı zamanlar karşısında olduğumuz fikrin en ateşli s...

Peak Games olayı bir senaryo mu?

41 tane televizyon kanalında aynı anda reklamını yayınlatan Peak Games, tüm Türkiye’yi şaşırttı. İnsanların kafasında televizyonların hacklenme ihtimali dolaşırken kısa zamanda bunun bir reklam çalışması olduğu anlaşıldı. Sonrası malum, Audi’nin de birebir aynı reklam çalışması olduğu, fikrin müziğine kadar çalıntı olduğu kulaktan kulağa dolaşmaya başladı. Hatta iş bir boyut daha ileri gitti ve Peak Games ilgili reklam ajansına ABD merkezi dahil büyük bir dava açacağını duyurdu. Buraya kadar olayın özeti böyleydi. Bundan sonrası biraz kurgu biraz gerçek benim yorumumla devam edecek… İletişim çalışmalarında en büyük problem müşterinin yapılacak iş için yeterli bütçe ayırmamasıdır. Bu PR’da, reklamda ya da sosyal medya yönetimlerinde asla değişmez birinci maddedir. Her zaman bizi şaşırtacak bir iş olsun diyen müşteri, maalesef bu iş için bütçemiz “X” TL der ve o “X” genelde bir iki ay kemer sıksanız sizin bile karşılayabileceğiniz bir rakam olur. Bu gerçekten hareketle;...

İş mailinde emoji kullanılır mı?

Resim
İş hayatında yüz yüze iletişimi neredeyse sıfıra indirdik. Artık işlerimizi sanal asistanlarımızla çözüyor, sanal ortamlardan haberleşiyoruz. Elimizdeki kaynak bu olunca biz iletişim danışmanlarına düşen de firmalara bu iletişim aletlerini en etkili şekilde kullanılmasını söylemek oluyor. Yani maillerinizi etkili yazmak için akıcı bir metinle, olabildiğince kısa olarak derdimizi anlatmamız gerektiğini iletiyoruz. Tabii burada formal dil kullanımı da öne çıkıyor. Kimine göre; Türkçeyi katlederek “yapıyor olmak” fiiliyle kurulan cümleler son derece formalken, kimine göre de beyli bayanlı, sizli bizli araya İngilizce kelimeler serpiştirilmiş metinler son derece formal görünüyor. Elbette burada Türkçe’nin geleceğini ve nasıl mail atılması gerektiğini tartışmayacağım. Ancak geçenlerde gördüğüm bir blogta yer alan söyleşide iş maillerinde emoji (TDK henüz alternatif Türkçe bir kelime üretmedi) kullanımının olumlu sonuç yarattığı belirtiliyordu. Amerika’da iletişim üzerine k...