Gitmeden Öğrettikleri

Bir süre önce Gittigidiyor, sitesi üzerinden yaptığı açıklamada, " eBay'in Türkiye'de süregelen rekabet dinamikleri doğrultusunda aldığı kararla, GittiGidiyor olarak faaliyetlerimizi durdurarak platformumuzu kapatacağımızı üzülerek bildiriyoruz” dedi.

E – ticaret kanunu, yönetmelikleri, e – bay’in sistemden çıkma nedenleri ile ağız dolusu laf içeren makaleleri internette bulmak mümkün. Ben Gittigidiyor’un iletişim değerinden bahsetmek istiyorum. 

Marka takvimler 2001 yılını gösterirken Serkan Borançılı, Burak Divanlıoğlu ve Tolga Kabataş tarafından kuruldu.

Sitede her gün, cep telefonu, televizyon, beyaz eşya, fotoğraf makinesi, bilgisayar, giyim ve mücevher, anne bebek, kozmetik kişisel bakım, ev dekorasyon ürünlerinden; para, pul, plak, eski kitap ve dergi benzeri koleksiyon malzemelerine kadar geniş bir yelpazede ürün portföyü son kullanıcı ile buluşuyordu.

Fakat sorun şuydu ki; Türk kullanıcılar paylaşım ekonomisi nedir bilmiyordu. Hatta bırakın ikinci el ürün kullanımını kullanılmamış ürünleri bile internetten almaya güvenmiyorlardı. Bu noktada site güzel bir uygulama geliştirdi. Kısa bir süre sonra hem alıcıları hem de satıcıları koruyan "Sıfır Risk Sistemi" olarak adlandırılan bir ödeme-onay sistemini hayata geçti. Sistem sayesinde müşterileri artık online dükkanlar değil Gittigidiyor koruyordu. Bu beraberinde güven sorununun aşımını da getirdi. Artık müşteriler ikinci el aldıkları ürünleri belli bir kalitenin / sağlamlığın altındaysa Gittigdiyor garantisiyle iade edebileceğini biliyordu.


Bu inovatif yaklaşımın karşılığını da 2007 yılında e – bay exiti ile aldı 3 ortak. 

Devreye e – bay’in girmesi sitenin iletişim açısından da gaza basması anlamına geliyordu. Firma 2008 yılında yani gençlerin viral videolarla yeni tanıştığı dönemde sıkı takip ettiği (halende sıkı takipçisi vardır😊) Batesmotelpro ekibiyle anlaştı. Anlaşma sonucunda Sertap Erener’in efsane şarkısı “Sedam Ağlıyor” “Ah Anam Lahanam” olarak tekrar hayat buluyordu.


Şarkının sözlerine baktığınızda tüm kurgunun o dönemin early adapter’i olan gençlere paylaşım ekonomisini anlattığını görüyoruz. Viral anlamda ciddi bir erişim ve etkileşim yakalayan şarkı Gittigidiyor’u da bir anda e – ticaretin lideri haline getirdi. Gittigidiyor iletişim ve algı tarafında artık rakiplerinden ayrışıyordu.

Birkaç yıl sonra ise bu sefer “eski sevgili” virali ile marka karşımıza çıkıyordu. Hepimizin hatırladığı kampanyanın taşıyıcı fikri ise “paylaşım ekonomisinde dikkat edilmesi gereken noktalar” diyebiliriz. Fotoğraf makinesini sıfırlamadan vermek, kıyafet satın alırken bedene dikkat etmek gibi başlıklara değiniyordu. Viral o kadar gerçekçiydi inanılmaz güzel iş sonuçları da beraberinde geldi.


Devam iletişiminde ise Gittigidiyor rakiplerinden epey öne geçmiş ve olumlu anlamda ayrışmış durumdaydı. Bu noktada liderliği pekiştirmek için işveren marka iletişimine ağırlık verdi. Özellikle 2010’ların ikinci yarısından itibaren birçok mecrada markanın modern iş alanlarını, çalışanlarına sunduğu önemli yan hakları okur, görür olduk.


Her şey bu kadar yolundayken 2010 yılı son çeyreğinden itibaren türlü nedenlerle iletişim anlamında fren yaparak yerini hızla kaybetmeye başladı. Gelinen noktada ise artık ülkemizden adını siliyor. Satılabilir miydi? Bu kadar değerli bir isim böyle mi veda etmeliydi? Soruları aklımızda yankılana dursun, Gittigidiyor Türkiye’ye paylaşım ekonomisini öğretti, sevdirdi ve bundan sonra görevini tamamlamış bir öğretmen edasıyla emekliliğin tadını çıkartacak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İş mailinde emoji kullanılır mı?

Siyasal İletişimde Temel Stratejiler