COVID – 19 Krizinde Verileri Okumak


COVID – 19 Krizinde Verileri Okumak
Dünya ekonomik forumunun blog sayfasında bir makale gözüme çarptı. Makalenin başlığı “COVID -19 KRİZİNİN BİZE ÖĞRETEBİLECEĞİ 4 DERS” yazının tamamı https://www.weforum.org/agenda/2020/06/4-lessons-covid-19-can-teach-data-driven-storytelling/ adresinde yer alıyor.

Genel itibariyle malumun ilanı diyebileceğimiz makalede özetle Koronavirüs salgınının, yaygın eşitsizliğin ve ırkçılığın etkilerini güçlendirmediği aksine bunları zayıflattığı bilgisine yer veriliyor Gerçekten de bir bakıma böyle olmadı mı? Hepimiz Covid – 19 ilk çıktığı andan itibaren aramızdaki tüm duvarları yıkarak adeta dünyalar savaşına hazırlanır gibi tek cephe virüse karşı hazırlanmadık mı?

Biz iletişim profesyonelleri aslında iletişim krizi adı altında bu durumu defalarca yaşadık ve defalarca çözüm yolları aradık. Ancak o günlerde de tıpkı bugün olduğu gibi karşılaştığımız en önemli gerçek acil durum ortaya çıktığında eğer paydaşlar doğru şekilde bilgilendirilirse insanların bireysel davranışlarını değiştirmeleri sağlanabilir olmuştu. Covid – 19 sürecinde öğrendik ki doğru bilgi akışı sağlık konusunda ise dünyada hayatların topluca kurtarmasını sağlamaktadır.

Blogda bununla ilgili çok güzel bir grafiğe de yer verilmiş durumda. Grafik, el yıkama ve sosyal uzaklaşma gibi önlemlerin pandeminin beklenen zirvesini nasıl ezebileceğini ve enfeksiyon sayılarının sağlık sistemlerinin yönetebileceği kadar düşük tutabildiğini gösteriyor. Aslında ülkemize özgü sandığımız el yıkama alışkanlığındaki düşük seviyenin tüm dünyada aynı seviyede olduğunu da görmüş olduk. Öte yandan doğru ve şeffaf bir bilgilendirme ile davranışlarda istenen değişikliğin nasıl yapılabileceğine de hep birlikte şahit olduk. Eğitim ve yaştan bağımsız bugün her birey hiç yıkamıyorsa günde 4-5 defa el yıkar oldu. Bir de bizimde içinde olduğumuz elinin derisini yüzenler var ki; aslında bunun da sakıncalı olduğunu belirtmek gerekiyor. “Eğriyi Düzleştir” başlıklı grafiğin dünya genelinde bulduğu yankının bize öğrettiği bir başka gerçek de acil olguları ve talimatları zorlayıcı ve duygusal olarak rezonant bir şekilde iletmenin mümkün olduğu diyebiliriz. Makaleye geri dönersek, makale süreçte gerçekleşenleri 4 ana başlıkta topluyor,

1-      Verilerin gücüne dokunun- ancak etik bir şekilde: Eğriyi Düzleştir” mesajında ​​gösterildiği gibi, veriler politika ve tutumlardaki değişikliği etkilemek için güçlü bir araç olabilir. Bugün daha önce olmadığı kadar çok veriye sahibiz ancak sosyal çevre bu veriden tam olarak yararlanmak istiyor. Dolayısıyla iletişimciler olarak veri kaynağı, analiz ve sunum konusunda bilgili olmalıyız. Bu noktada büyük veri analizini yalnızca hükümetlerin veya büyük şirketlerin yorumlaması gerektiğini düşünmemeliyiz.

2-      Veri tek başına yeterli değildir: Hem anlaşılabilir hem de ikna edici olabilmek için verilerin onu destekleyecek etkili bir mesaja ihtiyacı vardır. Bu, hedef kitle için doğru veri noktalarını ve formatı seçerek, hikayenin gücünü kalbe ve beyne sokmak için kullanmak anlamına geliyor. Veri ve hikaye anlatımının önemi, organizasyonların kültüründe yer almalı ve sadece iletişim ekibi tarafından değil, tüm personel tarafından kullanılmalıdır. Bu noktada şirketlerin iletişim danışmanlarına her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır demek mümkündür.

3-      Komut dosyasını değiştirmeye hazır olun: Şirketler veriye dayalı yaklaşımların insanlar tarafından anlaşılması gerektiğini daima göz önünde bulundurmalı ve iletişim danışmanlarından destek alarak anlaşılabilen jargon ve politika ayrıntılarından kaçınmaya çalışmalıdır. İletişim danışmanları şirketler için hazırladıkları yeni kimlik belgelerinde şirket geçmişini, şirketin nasıl göründüğünü, şirket tarihini ve şirket mirasını net olarak ortaya koymalarılar. Ayrıca toplumları şekillendiren daha derin inançları ve önyargıları da göz önünde bulundurmalılar.


4-      Açık, dürüst olun ve dinleyin: Hikayeler, bilgi vermenin etkili ve büyüleyici bir yolu olabilir, ancak aynı zamanda gerçek olmalıdırlar. Bu, gerçek doğruluğun ötesine geçer ve temsil edilenlerin bu hikayede kendi gerçekliklerini tanıması gerektiği anlamına gelir. Özellikle dijital çağda, bilgiye ulaşmanın bu kadar kolaylaştığı bir dönemde gerçekleri çarpıtmak ya da değiştirmeye çalışmak akıntıya karşı kürek çekmek olacaktır. Bu nedenle ilk olarak, dinleme kapasitemizin teknolojilerimizle birlikte gelişmesi gerekiyor. Yaratıcılık, dünyaları köprülemek ve mesajların yankılanmasını sağlamak için şirketlere yeni yollara açacaktır. Birlikte dokuma, veri ve hikaye anlatımı dijital çağda iletişimi dönüştürebilir.
Özetle iletişim profesyonelleri olarak verileri sadece etkili değil, aynı zamanda sorumlu bir şekilde birleştirmek, hikayelerini anlattığımız kişileri dinlemek ve bilgileri yaymak için uygun yolları kullanmakla yenilenmiş bir yükümlülükle karşı karşıyayız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İş mailinde emoji kullanılır mı?

Siyasal İletişimde Temel Stratejiler